Oyun ,gerçek hayatın çocuk tarafından minyatürleştirilmiş
bir yansımasıdır. Çocuğun en önemli uğraşı ve de bir eğlence aracıdır. Peki
çocuk dünyası için oldukça merkezi bir aktivite olan oyunun görevi gerçekten sadece bir eğlence aracı olması
mıdır ? Dilerseniz bu soruyu oyunun özellikleri ile gelişim alanlarına katkısı
arasındaki inceleyerek cevaplayalım.
Bir bebeğin ilk oyunları, onun kendisini keşfetmesi ile başlar. Bu keşif;
ailesi, akranları daha sonra da sosyal çevresi ile gelişerek devam eder. Bütün
bu keşif isteğinin, merakın kökeninde var olan ise öğrenme içgüdüsüdür. Öğrenme
isteği de hayata hazırlanmanın
öncüsüdür. Çocuklar hayata dair pek çok kuralı örneğin nesnelerin nasıl
çalıştığını, ne işe yaradıklarını , teşekkür etmek gibi sosyal kavramları ,sıra
almayı, dinlemeyi ,paylaşmayı ,işbirliği
yapmayı, alışkanlık ve tecrübe kazanmayı (ağız silme, oyun arkadaşını dinleme,
isteğini ifade edebilmeyi öğrenme) oyun esnasında farkında olmadan kazanırlar. Çocuğu
karşımıza alarak dakikalarca anlatıp onu uyararak kazandıracağımız bir
davranışı oyun yolu ile kısa sürede öğretebiliriz. Çünkü; oyun hem bir eğlenme
hem de öğrenme aracıdır. ^Duyarım, unuturum/ Görürüm ,hatırlarım/Yaparım, anlarım
^ Çin atasözü, bizlere duyu organlarının birden
fazlasına hitap eden etkinliklerin öğrenmeyi kolay ve kalıcı kıldığını ifade
etmektedir. Bu da ancak oyun yolu ile gerçekleştirilebilir. Oyunla büyüyen
çocuklar, zihinsel gelişimle ilgili birçok becerisini de oyun içerisinde
geliştirirler. Örneğin ;oyunun kurallarını, oynanışını öğrenirken sürekli yeni
bilgiler edinirler ve de zamanla farklı düşünme tarzları geliştirme, problemlere
farklı çözümler getirebilme gibi becerileri de gelişim gösterir. Ayrıca bazı akademik beceriler de oyun aracılığı ile
daha rahat aktarılabilir.
Çocuklar, kimi zaman
gerçek dünyayı taklit yoluyla kimi zamanda hayal güçleri ile kurguladıkları olaylar ve karakterler
vasıtası ile oyunlarını şekillendirirler. Bu da çocukların hayal kurma ve soyut düşünme
becerilerini geliştirir. Aynı zamanda oyun ,çocukların kendilerini ifade etmeleri için en doğal ortamdır. Freud, oyunu çocuğun davranışının ve kişiliğinin yansıması olarak görmektedir. Onların isteklerini,
düşüncelerini ve korkularını bu yolla öğrenebiliriz. Aynı zamanda çocukların oyun
içinde edindikleri değişik roller onların başkalarını anlamasına, cinsel rolü kavramasına
ve arkadaşları ile iletişim kurmasına yardımcı olacaktır. Bu da sosyal gelişim açısından çok önemlidir.
Duygusal gelişim açısından ise çocukların oyunda
kendilerine güvenleri ve beğenilme duyguları da gelişirken bir yandan da
akranları ile anlaşamama durumlarında ise (oyuncağını paylaşmak istememe, istediğini
zorla kabul ettirme gibi) olumsuz duygularını
kontrol edebilmeyi öğrenirler.
Açık havada oynanan oyunlar, çocuğun
güneşten ve temiz havadan daha fazla yararlanmalarını sağlar ve bedensel
gelişimlerini hızlandırır. Yine bu tarz hareket gerektiren oyunlar, çocuğun kan
dolaşımını hızlandırır ,iştahını açar ,uykusunu düzenler ,terleme yoluyla
zararlı toksinleri atar ve fazla
enerjisinin boşaltılmasına yardımcı olur.
Bir diğer önemli nokta ise oyun ile dil gelişimi arasındaki yakın ilişkidir. Oyunda ; yeni sözcükler öğrenerek kelime hazinelerini geliştirme, soru sorma-cevap verme, komut verme, iletişim başlatma, sıra alma ,zamirleri doğru kullanabilme, daha düzgün ve uzun cümleler kurabilme gibi becerileri yani dili kullanmayı öğrenirler. Çünkü; oyunda çocuklar için rahat ,korkmadan ve çekinmeden konuşabilecekleri bir ortam oluşur.
Yazımın başında yer alan sorunun cevabını
sanıyorum ki şimdi çok rahat verebilirsiniz. Oyun çocuğun tüm gelişim alanlarını besleyen bir etkinliktir.
Son olarak ; biz yetişkinler de çocukların gelişimsel süreçlerinin
takibini yaparken oyunlarını gözlemleme gibi bir yöntemden de faydalanabiliriz.
Eğer bir çocuk oyun kuramıyorsa , ya da her zaman tek başına oynamayı tercih
ediyorsa altında yatan pek çok sebep
olabilir. Tüm çocukların oyunlarla büyümesi dileğiyle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.