DAVRANIŞLARIN
NEDENİNİ ANLAMAK İÇİN DUYGULARA KULAK VERİN
‘Duygular’, günlük hayatımızda oldukça
sık duyuyoruz bu kelimeyi. Çevremizin bizim içsel dünyamızda oluşturduğu
izlenimler, şeklinde tanımlayabiliriz. Ya da üzüntü, kızgınlık, korku, ilgi, nefret
şaşkınlık ,mutluluk gibi temel duygularımıza örnekler verebiliriz belki. Ancak;
duygularımızın var olması yeterli değildir. Sağlıklı ilişkiler kurabilmek için ,kendimizi
de çevremizi de daha iyi anlayabilmek için, davranışların nedenini anlayabilmek
için duygularımıza kulak vermemiz gerekir. Yani; duygularımızı tanımalı, anlamalı,
kontrol edebilmeli ve en önemlisi de
onları ifade etme ihtiyacı içerisinde olduğumuzu unutmamamız gerekir. O zaman
duygularımızı tanımaya onların gelişimine bir yolculuk ile başlayabiliriz. Hem
bu şekilde çocukların duygusal gelişimlerini de daha iyi anlıyor olacağız.
DUYGULARIN
GELİŞİMİ ‘ İlk Dil Duygular’
Temel duygular ,(üzüntü, kızgınlık,
korku, ilgi, nefret, şaşkınlık, sevinç) bebeklik döneminin ilk 6 ayı içerisinde
görülür. ‘BEN’ bilinçliliğini içeren empati, mahcubiyet, utanma, suçluluk, gurur
gibi ‘Öz Bilinç Duyguları’ ise ilk yılın 2.yarısında ortaya çıkar ve çoğunlukla
ikinci yılda gelişir. Duygular, ilk dildir; bu dil ile anne babalar ve çocuklar
iletişimde bulunurlar. Ağlama, yeni doğanların kendi çevreleriyle iletişimde
bulunmak için kullandıkları en önemli mekanizmadır. Bebeklerin en azından 3 tip
ağlaması vardır: Temel ağlama, Kızgınlık ağlaması ve Acı ağlaması. Bebekler
daha 2 aylıkken sosyal gülümseme ortaya çıkar ;yani karşısındaki kişi bebeğe
güldüğünde onun da gülmesi. Sonra da daha kontrollü olan kendiliğinden gülme
görülür. Genellikle en erken 6.ayda görülen ve 18.ayda doruğa ulaşan KORKU
DUYGUSU , bebeğin en erken duygularından bir tanesidir. Bebeğin geliştirdiği 2
korku, yabancıdan duyduğu kaygı ve bakıcıdan ayrılmadır. Yabancı korkusu,9.ayla
birlikte daha yoğun olmakta, ilk yılın sonlarına doğru doruğa ulaşmakta ve
sonrasında azalmaktadır. Bakıcıdan ayrılma korkusu ise; AYRILIK PROTESTOSU ; yani
ağlama ile sonlanmaktadır. Bebek, kendisine bakım veren kişiden ayrıldığında
gösterdiği ağlama tepkisi 7-8.aylarda sergilenir,13-5.aylarda ise en üst
seviyesine ulaşır. Peki, bebekler duygularını düzenleyebilirler mi ?Yaşamın ilk
yılı boyunca bu becerilerini aşamalı olarak geliştirirler. Örneğin; bebekler
kendilerini yatıştırmak için başparmaklarını ağızlarına koyarlar. Ancak ; başlangıçta bebeklerin kendilerini sakinleştirmesi
çoğunlukla, kendilerine bakanın bebeği uyutması, ninni söylemesi, nazikçe
okşaması vb. davranışlarına bağlıdır.
Erken çocukluk döneminde ise; gurur, utanç
ve suçluluk gibi öz bilinç duyguları giderek genişler. Tabi bunları özellikle
etkileyen ebeveyn tutumlarıdır. Örneğin bir ebeveyn’ Kardeşini ısırdığın için
kötü hissetmelisin’ dediği zaman çocuk, utancı yaşayabilir.2-4 yaş arasında
çocuklar, duyguları açıklamak için daha fazla terim kullanır ve duyguların
sebepleri ve sonuçları hakkında daha fazla şey öğrenirler.4-5 yaşları arasında
ise ;tek bir olayın farklı insanlarda farklı duygulara yol açacağı düşüncesi
gelişir.2-6 yaş döneminde ,çocukların korkularının sayısı artmaktadır.2-3 yaş
arasında yüksek seslerden, elektrik süpürgesinden, gök gürültüsünden KORKABİLİRLER.3
yaşından itibaren ise; düşler ve hayal edilen şeylerden de korkmaya
başlayabilirler. Genellikle 3-6 yaş arasındaki çocuklar, yalnız kalmaktan, devlerden,
hayaletlerden ve öcülerden korkarlar.6 yaş ,BİLİŞSEL EMPATİNİN;yani olayları
başkasının bakış açısıyla görme ve uygulamanın başlangıcır.7 yaşında lan bir
çocuk, okul öncesi döneme göre insanların duygularını anlamada daha
yeteneklidir.
Orta ve Geç Çocukluk Döneminde ,gurur ve
utanç gibi karmaşık duygular daha net anlaşılır. Çocuklar büyüdükçe belli bir
durumda birden fazla duygu yaşanabileceğini de anlamaya başlarlar. Aynı anda
hem kaygılı hem de sevinçli hissetmenin ne demek olduğunu daha net anlamaya
başlarlar. Ayrıca bu dönemde duyguları kontrol etme stratejileri geliştirirler.
Örneğin;negatif duygularını gizleme ve bastırma gibi.
Ergenlik dönemi ise; tam bir duygusal
istikrarsızlık dönemidir. Bu dönemde duyguların yoğunluğunda bir artış yaşanır.
Çocukluk önemi ile en belirgin fark ise; ergenlikte duyguların gizlenip
maskelenmesidir. Bu dönemde bireyde ,daha tedirgin olma, yalnız kalma isteği, çalışmaya
karşı isteksizlik ,çabuk heyecanlanma gibi değişiklikler görülür.
DUYGULARIN
KONTROL EDİLMESİ
Duyguları kontrol etme,2 yaş civarında başlamaktadır.2
yaştan sonra çocuklar, sık sık kendi duyguları hakkında konuşur ve onları
kontrol etmek için çaba sarf ederler. Örneğin, kendi kendilerine konuşarak ‘Annem
zaten gelecekmiş’ diyebilirler ya da bir oyuna dahil edilmedikleri zaman, amaç
değiştirerek ‘zaten oynamak istemiyordum’ ifadesini kullanabilirler. Duyguları
kontrol etme, büyük oranda çocuğun dili kullanma yeteneğinin gelişimi ile
ilgilidir. Duyguları dil ile ifade etme geliştikçe, çocuk kendini ifade etme ve
kendini kontrol etme yeteneklerini de geliştirecektir. Yaşları büyüdükçe
çocuklar, duyguları kontrol etmek için ortamı terk etmek ve gidip uyumak gibi
uzaklaşmalardan ziyade bilişsel stratejileri kullanmayı tercih etmeye
başlarlar. Duygu kontrolü; bastırma, maskeleme, rol yapma, çok öfkeliyken nazik
olabilme, coşkuluyken hafif memnun görünme gibi stratejileri de içerir.
ÇOCUKLARDA
DUYGUSAL GELİŞİMİN DESTEKLENMESİ
1.Öncelikle
çocukların bir duygu dağarcığına sahip olmaları sağlanmalıdır. Onlara ne
hissettiklerini sorduğumuzda, bazı çocukların hatta yetişkinlerin bile iyi
hissediyorum/kötü hissediyorum şeklinde cevaplar verdiklerini görüyoruz. Oysa
beklediğimiz cevap; mutlu, üzgün, kızgın gibi duygu sözcüklerini
kullanmalarıdır. Bu nedenle çocuklara önce duyguları tanıma sonra da adlandırma
öğretilmelidir.
2.Bir
sonraki adımda çocuklara DUYGULARINI İFADE ETME VE EMPATİ öğretilmelidir. Bunun
için yetişkinler çocuğa model olmalıdır. Örneğin; çocuğa verilen bir duyguyu mimiklerini
kullanarak göstermesi ya da yüzüne maske takarak beden dili ile anlatması
istenebilir.
3.Çocuk,
gün içerisinde mutlu, üzgün, kızgın vb. duygular gösterdiğinde ona ne hissettiğini
sorabiliriz. Örneğin; ’üzgün görünüyorsun, ne oldu’ ya da farklı durumlar verip
bunlar karşısında ne hissettiği sorulabilir. Mesela bugün sınıfa elimde pasta
ile girsem ne hissedersin gibi…
4.Çocuğa
okuduğu kitap ile ilgili ‘Okuduğun kitaptaki kahramanın yerinde olsaydın ne
hissederdin ?’ gibi sorular ile çocukların duyuları tanımaları ve ifade
etmeleri sağlanabilir.
5.Çocukların
ve gençlerin duygusal gelişimini desteklemenin en önemli yollarından biri de
ONLARI DİNLEMEKTİR. Çocuklar, bir problem veya üçlük yaşadıklarında yetişkinler
çoğu zaman onlara öğüt verme ya da önerilerde bulunmayı tercih ederler. Ancak; bu,
çocuğun kendini ifade etmekten kaçınmasına yol açabilir. Gerçekten dinlemek çocuğun
kendisi hakkında ve karşısındaki hakkında daha olumlu hissetmesine yardımcı
olacaktır.
LIFE SPAN DEVELOPMENT(John W.Santrock)