Bir önceki yazımızda sizlere oyunun sadece bir eğlence aracı
değil bütün gelişimsel süreçlere katkı sağlayan ve çocuğun hayatının merkezi
olan bir aktivite oluşundan bahsetmiştik. Bu yazımızda ise oyunun dil
gelişimine katkısından daha detaylı bir şekilde bahsetmek istiyoruz.
Piaget'in görüşüne göre doğduğu andan itibaren
öğrenmeye başlayan çocukta buna paralel olarak dil de gelişmeye başlayacaktır.
Çocuğun yaşına, seviyesine, ihtiyaçlarına ve ilgi alanlarına göre oyunlar
belirlemek hem çocuğun dil gelişimi için başka hiçbir aktivite ile
sağlayamayacağınız kadar etkili olacak hem de bu yolla çocuğunuzu ve onun
dünyasını yakından tanıma fırsatı elde edeceksiniz.
Yeni doğan bir bebek, doğar doğmaz
annesini ister ve refleks hareketlerle çevresiyle iletişime geçmeye çalışır. İşte
bu iletişim sırasında gözlemlediği ve işittiği kadarıyla alıcı dilini
genişletir. Duyulan sesler anlamlandırılmaya çalışır ve yavaş yavaş yeni
kelimelerin kullanılmaya başlar. İlk kelimeler çoğunlukla en çok etkileşimde
olunan kişilerin ve eşyaların adıdır. Böylelikle ilk kullandıkları sözcükler
öncelikle isimler, sonrasında ise çoğunlukla emir kipi halinde fiillerdir.
Sonrasında ihtiyaca göre sıfat ve zarflar kullanılmaya başlanır. Zamirler ise
sahiplik duygusunun ortaya çıkması ile daha bir önemli hale gelir.
İşte dil gelişiminin bu şekilde
seyrettiği bu dönemlerde çocuklarınızın dil gelişimini desteklemek için onlarla
şu oyunları oynayabilir aktiviteleri yapabilirsiniz;
Doğumdan 1 yaşa kadar
§ Bebeklerle konuşmak ve
onlar şarkı söylemek ikili iletişimi güçlendirir. Yetişkinin bebeğin çıkardığı
seslere tepki vermesi de aradaki iletişime katkı sağlayacaktır.
§ Bebeklere bu dönemde
şarkılar ve ninniler sıklıkla söylenebilir.
§ Yetişkinler bu dönemde
araba, hayvan ya da dışarıdaki sesleri taklit ederek bebeklerin bu sesleri
farketmesini sağlayabilir.
§ İlk yılın ikinci
yarısında bebeklere çok basit kitaplar okunup buradaki resimler gösterilebilir.
Resimdeki olayların sesli şekilde bebeğe aktarılması ve resimlerin tartışılması
bebeklerin resimlere bakmasına ve yetişkinden çıkan kelimelerle resimleri
bağlamasına yardımcı olacaktır.
1 ila 2 yaş arası
§ Yetişkinler
suratlarını kapayıp açarak “ce-e” oyunlarını ya da el çırpma oyunlarını oynarak
çocukların alıcı dillerini geliştirebilirler. Aynı zamanda bu oyunlarda ses
çıkarımı çocuğun da sesleri çıkarmasına yardımcı olacaktır.
§ Yetişkinler bu dönemde
alfabe şarkısı ya da basit ninnileri söyleyerek çocuklarının da söylemesini
sağlayabilirler.
§ Anne-babalar bu
dönemde etraflarında olan olayları, etraflarında yürüyen nesneleri ya da
çocuğun tanıdığı insanları anlatabilirler.
2 ila 3 yaş arası
§ Artık bu dönemde
sembolik oyun geliştiği için anne-babalar ya da yetişkinler çocuğun oyunlarında
değişik rollerde yer alabilirler. Anne-babalar kendi yetişkin figürlerinden
çıkarak okuldaki bir arkadaş ya da çocuklarının yaşıtı olan kişilere
bürünebilirler. Bu oyunlarda giriş-gelişme ve sonucun olması çocuğun hikayeleri
kavrayışını da kolaylaştıracaktır.
§ Yetişkinler bu dönemde
çocuklarına kuklalar alıp, yeni hikayeler yaratarak oyun oynayabilirler. Bu
oyunlar çocukların yaratıcılıklarını da geliştirecektir.
Çocuklarda sembolik oyun aynı zamanda “mış gibi oyun' olarak
adlandırılabilir. Sembolik oyunda nesneler, davranışlar ya da düşünceler kendi
amaçları dışında başka objelere ya da insanlara yansıtılarak kullanılır.
Sembolik oyuna; bardaktan su içermiş gibi yapmak, bir tahtayı at gibi kullanmak
gibi örnekler verilebilir. Örneğin; çocuk, kalemi telefon yerine kullanıyorsa
kalemin gerçek işlevini biliyordur ve kalemi orada telefon yerine temsilen
kullanıyordur. İşte bu sembolik oyunlar, çocuğun erken sembolleştirme becerisini
geliştirecek ve Piaget’in söylediği gibi dil ve diğer sözel olmayan bilişsel
becerilerinin altında aynı sembolik kapasite olduğu için dil ve bilişsel
becerilerinin de artmasını sağlayacaktır. Çünkü dilde
aynı sembolik oyunda olduğu gibi gösterge ve gösterenin olduğu yani temsil sistemine dayanan bir sistemdir.
Çocuk büyüdükçe oyunları gelişecek ve daha geniş gruplarla
daha kapsamlı oyunlar oynamaya başlayacaktır. 4 yaşından sonra grupla
oyun oynamaya başlarlar. Bu dönemde çocuklar; sıra almayı, karşılıklı etkileşim
içinde olmayı, oyun yoluyla öğrendiği kelimelerle arkadaşlarına bir şeyler
anlatıp onları dinlemeyi ve anlamayı öğrenir. Konuşmanın geliştiği kadar
çocukların karşısındakini dinleme ve anlama becerisi de gelişir. Kendisini daha
iyi ifade eden ve anlaşıldığını hisseden çocuk iletişim konusundaki kaygılarını
yener ve kendine öz güveni artar.
Çocuk oyun oynarken dili ; sözlü olarak ifade edilenleri
anlama, yeni sözcükler kazanma, olaylarda farklı zaman çekimleri kullanma, soru
sorma ve cevap verme , zihinsel değerlendirme, komut verme, sıralama, hayali
durumları ifade edebilme, duygu ve düşüncelerini anlatma, problem çözme,
tahminde bulunma , bilgileri birbirine aktarma, nesnelerin / araç-gereçlerin
adlarını işlevlerini ve kullanımlarını öğrenme amacı ile kullanırlar.
Ebeveynler ve eğitimciler başta olmak üzere aslında herkesin
çocukların küçük bir iletişim başlatma girişimlerinde bile onları
destekleyici tavırda olması, onların söyledikleri ifadeleri genişleterek geri dönüt vermeleri (ör: ’’araba’’ diyen çocuğa ‘’evet kırmızı araba’’ demek),
yaptıkları hataları eleştirircesine değil de fark ettirmeden düzeltme eğiliminde
olmaları( yani çocuk 'Ayşe dün gidecek' ifadesini kullandığında yetişkinin ;hayır ,öyle denmez diyerek doğru ifadeyi kullanması yerine; 'Aa, Ayşe dün gitti mi ?' şeklinde fark ettirmeden doğru ifadenin sunumu ) önemlidir.
Aynı zamanda çocuk ile oyun oynarken, çocuğun dünyasında olduğumuzu ve o esnada onun lider olduğu unutulmamalıyız. Böylelikle ; onun egemen olduğu bir dünyada çocuk ,kendisini daha rahat hissedecek ve belki de o güne kadar hiç
kullanmadığı kelimeleri, kalıpları kullanmaya başlayarak dil gelişimi için
en büyük gelişmeleri gösteriyor olacaktır.
Kaynakça:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.