İzleyiciler

10 Şubat 2018 Cumartesi

DAVRANIŞLARIN NEDENİNİ ANLAMAK İÇİN DUYGULARA KULAK VERİN


                DAVRANIŞLARIN NEDENİNİ ANLAMAK İÇİN DUYGULARA KULAK VERİN
 

      ‘Duygular’, günlük hayatımızda oldukça sık duyuyoruz bu kelimeyi. Çevremizin bizim içsel dünyamızda oluşturduğu izlenimler, şeklinde tanımlayabiliriz. Ya da üzüntü, kızgınlık, korku, ilgi, nefret şaşkınlık ,mutluluk gibi temel duygularımıza örnekler verebiliriz belki. Ancak; duygularımızın var olması yeterli değildir. Sağlıklı ilişkiler kurabilmek için ,kendimizi de çevremizi de daha iyi anlayabilmek için, davranışların nedenini anlayabilmek için duygularımıza kulak vermemiz gerekir. Yani; duygularımızı tanımalı, anlamalı, kontrol edebilmeli ve  en önemlisi de onları ifade etme ihtiyacı içerisinde olduğumuzu unutmamamız gerekir. O zaman duygularımızı tanımaya onların gelişimine bir yolculuk ile başlayabiliriz. Hem bu şekilde çocukların duygusal gelişimlerini de daha iyi anlıyor olacağız.

DUYGULARIN GELİŞİMİ ‘ İlk Dil Duygular’

        Temel duygular ,(üzüntü, kızgınlık, korku, ilgi, nefret, şaşkınlık, sevinç) bebeklik döneminin ilk 6 ayı içerisinde görülür. ‘BEN’ bilinçliliğini içeren empati, mahcubiyet, utanma, suçluluk, gurur gibi ‘Öz Bilinç Duyguları’ ise ilk yılın 2.yarısında ortaya çıkar ve çoğunlukla ikinci yılda gelişir. Duygular, ilk dildir; bu dil ile anne babalar ve çocuklar iletişimde bulunurlar. Ağlama, yeni doğanların kendi çevreleriyle iletişimde bulunmak için kullandıkları en önemli mekanizmadır. Bebeklerin en azından 3 tip ağlaması vardır: Temel ağlama, Kızgınlık ağlaması ve Acı ağlaması. Bebekler daha 2 aylıkken sosyal gülümseme ortaya çıkar ;yani karşısındaki kişi bebeğe güldüğünde onun da gülmesi. Sonra da daha kontrollü olan kendiliğinden gülme görülür. Genellikle en erken 6.ayda görülen ve 18.ayda doruğa ulaşan KORKU DUYGUSU , bebeğin en erken duygularından bir tanesidir. Bebeğin geliştirdiği 2 korku, yabancıdan duyduğu kaygı ve bakıcıdan ayrılmadır. Yabancı korkusu,9.ayla birlikte daha yoğun olmakta, ilk yılın sonlarına doğru doruğa ulaşmakta ve sonrasında azalmaktadır. Bakıcıdan ayrılma korkusu ise; AYRILIK PROTESTOSU ; yani ağlama ile sonlanmaktadır. Bebek, kendisine bakım veren kişiden ayrıldığında gösterdiği ağlama tepkisi 7-8.aylarda sergilenir,13-5.aylarda ise en üst seviyesine ulaşır. Peki, bebekler duygularını düzenleyebilirler mi ?Yaşamın ilk yılı boyunca bu becerilerini aşamalı olarak geliştirirler. Örneğin; bebekler kendilerini yatıştırmak için başparmaklarını ağızlarına koyarlar. Ancak ;  başlangıçta bebeklerin kendilerini sakinleştirmesi çoğunlukla, kendilerine bakanın bebeği uyutması, ninni söylemesi, nazikçe okşaması vb. davranışlarına bağlıdır.
      Erken çocukluk döneminde ise; gurur, utanç ve suçluluk gibi öz bilinç duyguları giderek genişler. Tabi bunları özellikle etkileyen ebeveyn tutumlarıdır. Örneğin bir ebeveyn’ Kardeşini ısırdığın için kötü hissetmelisin’ dediği zaman çocuk, utancı yaşayabilir.2-4 yaş arasında çocuklar, duyguları açıklamak için daha fazla terim kullanır ve duyguların sebepleri ve sonuçları hakkında daha fazla şey öğrenirler.4-5 yaşları arasında ise ;tek bir olayın farklı insanlarda farklı duygulara yol açacağı düşüncesi gelişir.2-6 yaş döneminde ,çocukların korkularının sayısı artmaktadır.2-3 yaş arasında yüksek seslerden, elektrik süpürgesinden, gök gürültüsünden KORKABİLİRLER.3 yaşından itibaren ise; düşler ve hayal edilen şeylerden de korkmaya başlayabilirler. Genellikle 3-6 yaş arasındaki çocuklar, yalnız kalmaktan, devlerden, hayaletlerden ve öcülerden korkarlar.6 yaş ,BİLİŞSEL EMPATİNİN;yani olayları başkasının bakış açısıyla görme ve uygulamanın başlangıcır.7 yaşında lan bir çocuk, okul öncesi döneme göre insanların duygularını anlamada daha yeteneklidir.

      Orta ve Geç Çocukluk Döneminde ,gurur ve utanç gibi karmaşık duygular daha net anlaşılır. Çocuklar büyüdükçe belli bir durumda birden fazla duygu yaşanabileceğini de anlamaya başlarlar. Aynı anda hem kaygılı hem de sevinçli hissetmenin ne demek olduğunu daha net anlamaya başlarlar. Ayrıca bu dönemde duyguları kontrol etme stratejileri geliştirirler. Örneğin;negatif duygularını gizleme ve bastırma gibi.

     Ergenlik dönemi ise; tam bir duygusal istikrarsızlık dönemidir. Bu dönemde duyguların yoğunluğunda bir artış yaşanır. Çocukluk önemi ile en belirgin fark ise; ergenlikte duyguların gizlenip maskelenmesidir. Bu dönemde bireyde ,daha tedirgin olma, yalnız kalma isteği, çalışmaya karşı isteksizlik ,çabuk heyecanlanma gibi değişiklikler görülür.

DUYGULARIN KONTROL EDİLMESİ

      Duyguları kontrol etme,2 yaş civarında başlamaktadır.2 yaştan sonra çocuklar, sık sık kendi duyguları hakkında konuşur ve onları kontrol etmek için çaba sarf ederler. Örneğin, kendi kendilerine konuşarak ‘Annem zaten gelecekmiş’ diyebilirler ya da bir oyuna dahil edilmedikleri zaman, amaç değiştirerek ‘zaten oynamak istemiyordum’ ifadesini kullanabilirler. Duyguları kontrol etme, büyük oranda çocuğun dili kullanma yeteneğinin gelişimi ile ilgilidir. Duyguları dil ile ifade etme geliştikçe, çocuk kendini ifade etme ve kendini kontrol etme yeteneklerini de geliştirecektir. Yaşları büyüdükçe çocuklar, duyguları kontrol etmek için ortamı terk etmek ve gidip uyumak gibi uzaklaşmalardan ziyade bilişsel stratejileri kullanmayı tercih etmeye başlarlar. Duygu kontrolü; bastırma, maskeleme, rol yapma, çok öfkeliyken nazik olabilme, coşkuluyken hafif memnun görünme gibi stratejileri de içerir.

ÇOCUKLARDA DUYGUSAL GELİŞİMİN DESTEKLENMESİ

1.Öncelikle çocukların bir duygu dağarcığına sahip olmaları sağlanmalıdır. Onlara ne hissettiklerini sorduğumuzda, bazı çocukların hatta yetişkinlerin bile iyi hissediyorum/kötü hissediyorum şeklinde cevaplar verdiklerini görüyoruz. Oysa beklediğimiz cevap; mutlu, üzgün, kızgın gibi duygu sözcüklerini kullanmalarıdır. Bu nedenle çocuklara önce duyguları tanıma sonra da adlandırma öğretilmelidir.

2.Bir sonraki adımda çocuklara DUYGULARINI İFADE ETME VE EMPATİ öğretilmelidir. Bunun için yetişkinler çocuğa model olmalıdır. Örneğin; çocuğa verilen bir duyguyu mimiklerini kullanarak göstermesi ya da yüzüne maske takarak beden dili ile anlatması istenebilir.

3.Çocuk, gün içerisinde mutlu, üzgün, kızgın vb. duygular gösterdiğinde ona ne hissettiğini sorabiliriz. Örneğin; ’üzgün görünüyorsun, ne oldu’ ya da farklı durumlar verip bunlar karşısında ne hissettiği sorulabilir. Mesela bugün sınıfa elimde pasta ile girsem ne hissedersin gibi…

4.Çocuğa okuduğu kitap ile ilgili ‘Okuduğun kitaptaki kahramanın yerinde olsaydın ne hissederdin ?’ gibi sorular ile çocukların duyuları tanımaları ve ifade etmeleri sağlanabilir.

5.Çocukların ve gençlerin duygusal gelişimini desteklemenin en önemli yollarından biri de ONLARI DİNLEMEKTİR. Çocuklar, bir problem veya üçlük yaşadıklarında yetişkinler çoğu zaman onlara öğüt verme ya da önerilerde bulunmayı tercih ederler. Ancak; bu, çocuğun kendini ifade etmekten kaçınmasına yol açabilir. Gerçekten dinlemek çocuğun kendisi hakkında ve karşısındaki hakkında daha olumlu hissetmesine yardımcı olacaktır.
 
Faydalanılan Kaynaklar:
LIFE SPAN DEVELOPMENT(John W.Santrock)
Gelişim Psikolojisi (Yrd. Doç. Dr. Hatice Ergin ve Yrd. Doç. Dr. S. Armağan Yıldız)
PSİKOLOJİ VE YAŞAM PSİKOLOJİYE GİRİŞ
YAZAN: Ahsen Erim
 
 

   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.